TT & PARTNERS
TT Partners Hukuk Bürosu, en üst düzeyde tavsiye ve uzmanlık sunmayı hedeflemiş avukatlar tarafından 2014 tarihinde İstanbul’da kurulmuş bir hukuk bürosudur. Büromuz danışmanlık, uyuşmazlık çözümü ve yasal takip departmanlarıyla Müvekkillerine uçtan uca hukuk ve danışmanlık hizmeti sunmakta ve müvekkillerinin hedeflerine en iyi şekilde ulaşmalarına yardımcı olmaktadır.

Logomuzun Hikayesi
Tunç & Tanrıkulu Avukatlık Bürosu’nun logosu, iki kurucunun soy isimlerinin baş harfleri olan “T” harflerinin birleşimiyle oluşturulmuştur. Logonun merkezinde yer alan bu iki “T”, adaletin simgesi olan teraziye işaret ederken, aynı zamanda Selçuklu İmparatorluğu’nun köklü tarihini ve adaletli devlet nizamını temsil eden kartal başı figürünü de çağrıştırmaktadır. Sekiz köşeli adalet dairesiyle çevrelenen logo, her köşesinde adaletin evrensel ve toplumsal önemini vurgulamaktadır. Bu köşeler, dünya barışının adaletle sağlanabileceği, halkın birliği ve huzurunun adaletle mümkün olduğu, iktisadi gücün halktan geldiği ve ordunun bu güçle ayakta kaldığı gibi evrensel değerleri simgeler. Aynı zamanda orduyu koruyan siyasi güç, hukuku muhafaza eden devlet otoritesi ve devletin nizamını inşa eden adalet vurgulanır. Tunç & Tanrıkulu Avukatlık Bürosu’nun logosu, köklü adalet anlayışını ve devletin sağlam temellerini simgelemesiyle dikkat çekmektedir.



Adalet Dairesi (Mustafa Kutlu, 14.5.2014 – Yeni Şafak)
“Eski kitaplarda yazar, okuyanlar bilir, okumayanlara hatırlatalım. Meselâ İbn Haldun’un Mukaddime’sinde, Kınalızâde’nin Ahlâk-ı Alâi’sinde vardır.
Bir çember çizilir.
Bunun adı “Dâire-i Adliye” veya “Adalet Dâiresi”dir.
Altına şu metin ilave edilir.
Metni aynen veriyorum, sonra şerh edeceğim.
Adldir mûcib-i salâh-ı cihan
Cihan bir bağdır dîvarı devlet
Devletin nâzımı şeriattır
Şeriata olamaz hiç hâris illâ mülk
Mülk zapt eyleyemez illâ leşker
Leşkeri cem edemez illâ mal
Malı cem eyleyen râiyettir
Râiyeti kul eder pâdişah-ı âleme adl.
(*Mülk kelimeleri “melik” diye de okunabilir)
Bakınız metin “adl” ile başlıyor, “adl” ile bitiyor. Yani başı adalet, sonu adalet. Öteki unsurlar çemberin neresinde
olursa olsun, dönüp dolaşıp gelecekleri yer adalettir.
Şimdi gelelim açıklama faslına.
1. İnsanoğlu tek başına yaşayamaz (Yalnızlık Allah’a mahsus). Çünkü insan medeniyyün-bit’tab”dır. Yani yaratılış itibarı ile cemiyet halinde yaşaması gerekir. Ve öyle de yaşar.
2. Cemiyet halinde yaşayan insana bütün fertlerin tâbi olacağı bir mevzuat lazımdır. Bu töre olabilir; kanun, örf, şeriat olabilir.
3. Bu mevzuatı ayakta tutacak (ona uyulmasını sağlayacak) bir organizasyona ihtiyaç vardır. Bu padişahtır, devlettir, hükümettir.
4. Fertler cemiyet halinde yaşayabilmek için, yani medeni olabilmek için kanuna, örfe, padişaha, devlete, hükümete itaat etmek zorundadırlar.
5. Padişaha (devlete-hükümete) itaati mümkün ve zaruri kılan padişahın (devletin-hükümetin) âdil olmasıdır.
6. Çünkü adalet mülk ve devletin salâhının teminatıdır (Adalet mülkün temelidir).
7. Mülkü korumak için askere ihtiyaç vardır.
8. Askerin varlığı için mal (toprak-mahsul-üretim) ve para lazımdır.
9. Üretimi yapan, toprağı ihya eden ve parayı sağlayan (vergi veren) râiyettir (yani halktır).
10. Vergiyi adaletle toplamak ve adaletle harcamak padişahın (devletin, hükümetin) görevidir.
11. Cihanın ayakta durmasının (yani nizâm-ı âlemin) asıl sebebi adalettir.